hiç bir şeyden, bir şey ummamak lazım..mesela bir günü gözünde büyütmemek lazım..
bugün gerçekten kaybedeli çok uzun zaman olan mutluluğum için, "olmuyorsa olmasın" diyorum.
sadece bir iç huzur sahibi olmak için çok mu kötüyüm?ya da en büyük hatam belki de o iç huzuru bulmak için dış etkenlerden medet ummam..
neyse..
hakkaten olmuyorsa olmasın.
30 Ağustos 2010 Pazartesi
28 Ağustos 2010 Cumartesi
parle-moi...
bazen gerçekten geçiyordur, bazense kendinizi kandırdığınız için kızarsınız..aslında kendini kandırmakta da kötü bir şey yoktur.kendini kandırarak başlar iyileşme süreci.bilmek, farketmek, kabullenmek, farkında olmak..bunlar iyi de, ne faydasını görmüşüz?
beraber kasada sıra beklerken, yürürken, sinemada film izlerken, sahilde otururken, uyurken, evde bön bön televizyona bakarken yaptığım bir şey vardı..sabah uyandığımda da bunu yapıyordum, 15 aydır ilk defa..belki daha önce de yapmıştım, ama farketmemiştim.omuzuna burnumu yaslardım..evet çok saçma geliyor olabilir kulağa..ama yetiyordu orda olduğunu bilmeye, kokusunu duymaya..burnumla güven duyuyordum, burnumla seviyordum..sabah burnumu yastığa yaslamıştım uyandığımda..
dün çok sevdiğimiz, onun en yakın dostu, beraber çok fazla anımız olan arkadaşımız evlendi.onun en kötü zamanlarında o kadar çok dua ederdim ki...kalbim temizmiş, kendi gibi güzel, mükemmel biriyle hayatını birleştirdi.ve biz senelerce onun evinden her çıkışımızda, "ne olacak bu G'nin hali" diye konuşurken, dün gece saatlerce boş boş birbirimize baktık..onun bakışlarında gülümseme yoktu, kin yoktu, aşk yoktu, pişmanlık desem, belki bir boyutuyla vardı, ama geri dönüş yoktu..sevgi vardı, birbirimize akan, ama sarılmamızı engelleyen bir mesafe de vardı..bense gülümsemeye çalışıyordum, bütün gece, herkese, her cümleye, ve onun her bakışına karşılık...
başıma neler geleceğini biliyorcasına onu her teklifinde reddettiğim o dönemde bana fransızca bir şarkı yollamış ve tercümesini istemişti.bugün o şarkıya takıldım.
"esas oğlan" ortadan kaybolunca, eskiyi anımsatan onlarca olay içinde 2 gündür böyle olmam normal ama değil mi?
-----
Je ne sais plus comment te dire
Je ne trouve plus les mots
Ces mots qui te faisaient rire
Et ceux que tu trouvais beaux
J'ai tant de fois voulu t'écrire
Et tant de fois courbé le dos
Et pour revivre nos souvenirs
J'ai même aussi frôlé ta peau
Oh, dis-moi
Regarde-moi
Je ne sais plus comment t'aimer
Ni comment te garder
Parle-moi
Oui Parle-moi
Je ne sais plus pourquoi t'aimer
Ni pourquoi continuer
Tu es là, mais tu es si loin,
De moi
Je ne sais plus comment poursuivre
Cet amour qui n'en est plus
Je ne sais plus que souffrir
Souffrir autant que j'y ai cru
Mais je sais qu'il me faut survivre
Et avancer un pas de plus
Pour qu'enfin cesse la dérive
Des moments à jamais perdus
Oh, dis-moi
Regarde-moi
Je ne sais plus comment t'aimer
Ni comment te garder
Oh, dis-moi
Regarde-moi
Il y a la vie dont on rêvait
Celle qui commençait
Oh, Parle-moi
Parle-moi
Je ne sais plus pourquoi t'aimer
Ni comment continuer
Oh, dis-moi
Oh, dis-moi
Dis-moi, si tout est terminé
Si je dois m'en aller
-----
25 Ağustos 2010 Çarşamba
23 Ağustos 2010 Pazartesi
let me kiss you...
sanırım hayatımda duyduğum en romantik gitar rifi bu şarkının morrissey cover'ında...
2004 senesiydi sanırım, 2003 de olabilir...(şu an bozo kapı kemiriyor)bu şarkı eşliğinde içimde hissettiğim dipsiz boşluktan duyduğum yoğun üzüntüyle bir gün evleneceğim insana bir mektup yazmıştım.çok aradım bir ara, bulamadım.ne dediğimi gerçekten merak ediyorum..özellikle bir gün öyle bir insan olacağına dair inancımı kaybettiğim şu günlerde..
o herşeyden başka sevdiğiniz,evleneceğinizi sandığınız 4 senelik sevgili sizi terkettikten sonra bu konuda umutsuzluğa kapılmak normaldir belki de..ve konu aslında "evlenmek" değil, "the one"ı bulmaktır..çünkü evlenmek değildir önemli olan, paylaşmaktır, sadece sizle paylaşmak isteyenle, gülmektir, sadece sizi güldürene..önemli olan tek şey, hayatınızda ilk defa emin olmak, güven duymaktır.ve bunları buldum zannederken kaybetmek, daha kötüsü aslında bunun gerçek olmadığını farketmek..ne bileyim..sanırım üzerinden ne kadar zaman geçse de, "the one"ı bulana ve geçmişe "yanılmışım" diyene kadar acıtmaya devam edecektir.
ve yeni biri varsa...ama yoksa..
"..but my heart is open, my heart is open to you."
2004 senesiydi sanırım, 2003 de olabilir...(şu an bozo kapı kemiriyor)bu şarkı eşliğinde içimde hissettiğim dipsiz boşluktan duyduğum yoğun üzüntüyle bir gün evleneceğim insana bir mektup yazmıştım.çok aradım bir ara, bulamadım.ne dediğimi gerçekten merak ediyorum..özellikle bir gün öyle bir insan olacağına dair inancımı kaybettiğim şu günlerde..
o herşeyden başka sevdiğiniz,evleneceğinizi sandığınız 4 senelik sevgili sizi terkettikten sonra bu konuda umutsuzluğa kapılmak normaldir belki de..ve konu aslında "evlenmek" değil, "the one"ı bulmaktır..çünkü evlenmek değildir önemli olan, paylaşmaktır, sadece sizle paylaşmak isteyenle, gülmektir, sadece sizi güldürene..önemli olan tek şey, hayatınızda ilk defa emin olmak, güven duymaktır.ve bunları buldum zannederken kaybetmek, daha kötüsü aslında bunun gerçek olmadığını farketmek..ne bileyim..sanırım üzerinden ne kadar zaman geçse de, "the one"ı bulana ve geçmişe "yanılmışım" diyene kadar acıtmaya devam edecektir.
ve yeni biri varsa...ama yoksa..
"..but my heart is open, my heart is open to you."
20 Ağustos 2010 Cuma
Bir şarkı yazabilseydim - Bölüm 7 - Gloss, You
epeydir yazmamışım bir şarkı...epeydir ifade güçlüğü çektiğim yoğun bir duygulanım yaşamamışım..oo how nice...
şimdi de yaşamıyorumdur belki, sadece yaşıyor gibi yapmak bile bazen yetiyor.
çünkü :
- you're a mystery to me, you're so dark and so bright..
- where are you? i wanna be with you..
- you're a fantasy to me, you're a ship, you're the sea..
- i wanna go with you.
falan filan eaöh.
-----
-----
You're a mystery to me
You're so dark, you're so bright
You're a hurricane to me
Coming near, running wild
Found the bloom deep inside
Saw your dreams open wide
Felt your heartbeat and your cry
Kiss your fear, kiss your sigh
Going with you
Going on
Going with you
I don't want to know how long
You're a fantasy to me
You're a ship, you re the sea
You're a lunatic to me
You're a dreamer, you re the real
Found the love in your eyes
Saw your footstep in the sand
Felt your breath in my bones
Kiss your soul, kiss your hand
Going with you
Going on
Going with you
I don't want to know how long
You're blue challenge for me
You're the sky, You're the ground
You're a mirror for me
Find myself in your sound
Found the meaning worth to be
Saw the eagles below me
Felt the rhythm in your blood
Kiss your laughter, kiss your heart
So high - so wide - eternal ride
No promises - it could be a lie
So high - so wide - eternal ride
Found the love - found your soul -
felt your breath Kiss your - kiss your soul
Going with you
Going on
Going with you
I don't want to know how long
şimdi de yaşamıyorumdur belki, sadece yaşıyor gibi yapmak bile bazen yetiyor.
çünkü :
- you're a mystery to me, you're so dark and so bright..
- where are you? i wanna be with you..
- you're a fantasy to me, you're a ship, you're the sea..
- i wanna go with you.
falan filan eaöh.
-----
-----
You're a mystery to me
You're so dark, you're so bright
You're a hurricane to me
Coming near, running wild
Found the bloom deep inside
Saw your dreams open wide
Felt your heartbeat and your cry
Kiss your fear, kiss your sigh
Going with you
Going on
Going with you
I don't want to know how long
You're a fantasy to me
You're a ship, you re the sea
You're a lunatic to me
You're a dreamer, you re the real
Found the love in your eyes
Saw your footstep in the sand
Felt your breath in my bones
Kiss your soul, kiss your hand
Going with you
Going on
Going with you
I don't want to know how long
You're blue challenge for me
You're the sky, You're the ground
You're a mirror for me
Find myself in your sound
Found the meaning worth to be
Saw the eagles below me
Felt the rhythm in your blood
Kiss your laughter, kiss your heart
So high - so wide - eternal ride
No promises - it could be a lie
So high - so wide - eternal ride
Found the love - found your soul -
felt your breath Kiss your - kiss your soul
Going with you
Going on
Going with you
I don't want to know how long
12 Ağustos 2010 Perşembe
neler oluyor?
ne kadar çok cevapsız sorumuz var değil mi?
en içinden çıkılmaz olanı genelde "neden?"dir...
bir de bozo'nun bir uyuyuşu var ki, izlemekten kendim uyumak istemiyorum.
pişşşşt...
bazı kelimeler, hatta efektler, ve hatta noktalama işaretleri bile bazen ne kadar anlamlı oluyor...
uyumak istemiyorum, O'nu rüyamda bile görememekten korkuyorum..
en içinden çıkılmaz olanı genelde "neden?"dir...
bir de bozo'nun bir uyuyuşu var ki, izlemekten kendim uyumak istemiyorum.
pişşşşt...
bazı kelimeler, hatta efektler, ve hatta noktalama işaretleri bile bazen ne kadar anlamlı oluyor...
uyumak istemiyorum, O'nu rüyamda bile görememekten korkuyorum..
9 Ağustos 2010 Pazartesi
hayatımın yeni anlamı...
yüzüne bakmaya doyamıyorum...böyle anlamlı bir ifade olamaz...bir de kucağımda uyurken bir garip sesler çıkarıyor minnoş...kendini kedi sanıyor sanırım, ama aslen bir irlanda seteri kendisi.
ben geldim datça'dan..mutsuzum bu konuda çok.
ama denizkızıyım aynı zamanda..
ve tüm cesaretimi toplamış, kalbim ağzımda atarak kurduğum o cümle, aramızdaki iletişimsizlik dünyasında asılı kalmışken, ben yine soru işaretleriyle dövüşüyorum.
ben geldim datça'dan..mutsuzum bu konuda çok.
ama denizkızıyım aynı zamanda..
ve tüm cesaretimi toplamış, kalbim ağzımda atarak kurduğum o cümle, aramızdaki iletişimsizlik dünyasında asılı kalmışken, ben yine soru işaretleriyle dövüşüyorum.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)