bazen kendinden cikmak gerekir ya..iste ben onu uzun zamandir yapamayanlardanim.kuccukkken wheneverland kankamla bi 2. Kisiliklerimiz vardi..zaman olurdu guyya onlari yasardik.isin tuhaf yani o zamanlar bizi kisitlayan cok da bir seyimiz yoktu.bu ikinci kisilik muhabbeti aslinda belki de hayatimizi, yasantimizi kisitlamamizi gerektirmeyen muhtesem ailelere ve dostlara sahip oldugumuzun naif bir kanitiydi.
Bir gun..hic unutmuyorum..aksamin bir saati..kis..hava buz gibi..16-17 yaslarindayim.evden ciktim.sans bu ya, babam isten donmus asagida karsilastik."nereye" diye sordu haliyle.."sahile" diyemedigim icin "bengulere" dedim.ama ters yone gidiyordum, o yuzden arkasindan aciklamam geldi " bi bakkala ugrayacagim"..o gece sahile gidip saatlerce bir bankta oturdugumu, marillion'nin runaway girl'unu dinleyip kafamda senaryolar yazdigimi be hayaller kurdugumu hatirliyorum.
İsin boktan yani, bu kadar duygusal, hassas, icten ve komplike olmayi ben secmedim.yoksa ben mi sectim? insan kendi dunyasini bilerek ve isteyerek bu denli yorucu hale getirebilir mi yoksa?
30 yasinda..soylemesi bile agir..ertesi gun ise gidecegimi bile bile, bacardi+tekila+limon likoru+soda karisimi ickimi, odamda, djarumla, evet hem de yatak odamda, tuketirken...2.kisiligime gitti aklim..cunku hala su an bile, dunyanin en obsesif 100kisisinin arasinda olmama ragmen, karsi cinsin varligini kesfettigimden beri en cok istedigim adam yanimda degilken, kendimden, bu yogunluktan, baglilik hissinden, ve diger herseyden siyrilip yanlis olani yapmak isterdim.
Marillion demisken..."power" bilmiyorum kacinci kez donuyor.."and you dont even know, the way i love you.."
Olum disinda..kimseyi bu kadar ozlemedim.
Bir gun..hic unutmuyorum..aksamin bir saati..kis..hava buz gibi..16-17 yaslarindayim.evden ciktim.sans bu ya, babam isten donmus asagida karsilastik."nereye" diye sordu haliyle.."sahile" diyemedigim icin "bengulere" dedim.ama ters yone gidiyordum, o yuzden arkasindan aciklamam geldi " bi bakkala ugrayacagim"..o gece sahile gidip saatlerce bir bankta oturdugumu, marillion'nin runaway girl'unu dinleyip kafamda senaryolar yazdigimi be hayaller kurdugumu hatirliyorum.
İsin boktan yani, bu kadar duygusal, hassas, icten ve komplike olmayi ben secmedim.yoksa ben mi sectim? insan kendi dunyasini bilerek ve isteyerek bu denli yorucu hale getirebilir mi yoksa?
30 yasinda..soylemesi bile agir..ertesi gun ise gidecegimi bile bile, bacardi+tekila+limon likoru+soda karisimi ickimi, odamda, djarumla, evet hem de yatak odamda, tuketirken...2.kisiligime gitti aklim..cunku hala su an bile, dunyanin en obsesif 100kisisinin arasinda olmama ragmen, karsi cinsin varligini kesfettigimden beri en cok istedigim adam yanimda degilken, kendimden, bu yogunluktan, baglilik hissinden, ve diger herseyden siyrilip yanlis olani yapmak isterdim.
Marillion demisken..."power" bilmiyorum kacinci kez donuyor.."and you dont even know, the way i love you.."
Olum disinda..kimseyi bu kadar ozlemedim.
1 yorum:
çok iyi hatırladım o muhabbetti. 18 yaşındaki kişisel işkencemizdi bence... yani bir yandan o kadar eğlenceli şeyler yaşarken, bir yandan da hiçbir zorluk yaşamamış olmamıza rağmen kıstırılmış hissediyorduk. şahsen o zamana dönüp iki tokat atasım geliyor kendime :) işin ilginç yanı 45 yaşında da aynı şeyi yapmak isteyeceğiz.
"Someday we'll look back on this and it will all seem funny" demiş yüce Springsteen. Doğru hakkaten.
Yorum Gönder