14 şubat'ın ilk saatleri..33 yıllık bir karı koca, sıradan bir günün sonunda uyumak üzere yatarlar..adamı uyku tutmaz, günlerdir hafif hafif ağrıyan karnındaki ağrı şiddetlenmiştir.bir hastanenin aciline giderler.orada beklerlerken adam kadına biraz beklemesini, bir yere gidip geleceğini söyler.o sancıyla nereye gidecekse...derken bir süre sonra elinde çiçeklerle geri gelir, "sevgililer günün kutlu olsun" diyerek çiçekleri karısına verir.
aynı adamın ırak'tan karısına yine sevgililer gününde çiçek yolladığını hatırlarım, çünkü kendisi babam olur.
bugün hastanede masasının üstündeki küçük meleği gösterdi, "annen aldı, koruyucu meleğimmiş" diye..
aşk nedir, acaba kime aşık oldum, yoksa hiç aşık olmadım mı diye düşündüğüm şu günlerde bu olanlar bana şunu düşündürdü..bir kere aşk ve sevgi kavramları türkçe'mizin uydurması, ingiliz olsaydık aşık mıyım seviyor muyum diye düşünmeyecektik belki de çünkü bu iki kavram aynı kelimeyle anlatılıyor olacaktı.tamam belki de "i'm in love" ya da "i love" farklı anlamlar çağrıştırıyor olabilir, ama tek kelime...neyse, bu paragrafı özellikle sana ithaf ediyorum sevgili kaz...ne anlatmak istediğimi bilmesem de, belki sen anlayacak bir şey bulursun zuzaylım.
bu olayı öğrenmemle birlikte artık 14 şubat bana, babamın hastaneye kaldırıldığını öğrendiğim an belediye koridorunda yere çöküp ağlamamı değil, gerçek aşkı ya da sevgiyi (her neyse adı) hatırlatacak.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder