sabit bir şey istedim hayatımda.her akşam bu saatlerde ofisimin sokağından geçen polis arabasının komik ama bi o kadar rahatsız edici kısa sireninin çalışı gibi..her gün aynı saatte, aynı yerde olmak istedim.ama düşününce bu ben değilim..tüm bunalımların özündeki aslında rutine olan düşmanlığım değil miydi?işte bunları düşününce bir durdum.gerçekten, neler oluyor?en arzu ettiğin şey özgürlükken, çok sevdiğin adamın "özgürlüğümü kısıtlamandan korkuyorum" demesi, benim için en önemli olanı bir başkasından çalabilecek potansiyelim varmış gibi görünmem..hem de o en değerli olan kişi tarafından..kötü söz yaralamaz insanı.kötü söz sahibinindir derler, öyle..ama bu..bu gerçekten 2 gündür boğazımdaki düğümlenme hissiyle uzaklara dalıp gözlerimin dolmasını açıklıyor sanki..ben..ben nasıl özgürlük hırsızı olabilirim?bunun gerçek olması mı daha kötü, onun böyle düşünmesi mi..bilmiyorum..
sol elimin baş parmağı kesildi, üç dikiş var.biraz acı, bazen ağrı, bazen kaşıntı.ama kenarında bi hissizlik kaldı.kıro bir benzetme olacak ama aynı hissizliğin beynimin aşk duyguları besleyen lobunun bir köşesinde olduğunu farkettim.
"özgürlüğüm sende, sevgim daha içimde.."
çocukluğumun bir döneminde en sevdiğim şarkıydı..ben içimdeki şarkıya şimdi ihanet mi ettim?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder