2 Mayıs 2013 Perşembe

teargas



dün ilk defa insandan korktum.belki zamanında yapmış olsaydım beni çok küçük yaşlarımda derin yaralayan, yıpratan, hala kırıntılarını temizlemeye çalıştığım o olay hiç yaşanmamış olacakken, biraz geç oldu gerçi...
dün istanbul'un, varlığını sadece gazetelerden, haberlerden bildiğim köşelerine gittim.1 mayıs sebebiyle bütün yollar kapalıydı ve ben ara sokaklardan ısrarla gitmem gereken yere varmaya çalışıyordum.bir anda kendimi ellerinde taşlar sopalar, ağızları burunları etrafta sürekli atılan biber gazlarından korunmak için sarılı kalabalık bir grubun arasından geçerken buldum kendimi..bir tanesi elinde kocaman bir taşla yolun kenarında duruyordu, gözgöze geldik..korktuğumu hissettirmek istemedim, son derece yavaş yanlarından sıyrıldım geçtim.her yerde cam kırıkları vardı..sonunda arabayı parkettim ve artık yürümem gerekti..farklı bi gezegendeymişim gibi, etrafta ya gaz maskeli polisler, ya ağızları sarılı adamlar...sonunda gideceğim yere geldim, sokağın başında kalabalık bir grup...nefretle önlerine gelen her şeyi parçalıyor, yıkıyorlar, kırıyorlardı..bu sefer yaya olarak aralarından geçmem gerekti...
günü hatrı sayılır miktarda biber gazı ziyafetiyle tamamladıktan sonra sahile gittim, bir bira iyi gelir diye...sağımda biri kız iki erkek bir arkadaş grubu oturuyordu gençten..ibo şarkıları dinleyip ellerinde baya kaliteli görünen bir fotoğraf makinesiyle etrafı çekiyorlardı, hatta biri gayet bilgili, iso'ydu, diyaframdı, yanındakine bir şeyler anlatıyordu.o müziğin farklı yerden geldiğini düşünmek istedim..hayır...sonra soluma 4-5 kişilik bir kız grubu oturdu, belki benden 3-5 yaş küçüklerdi..bakımlı, normal giyimli...denize bir şey düştüğünü duyup kafamı çevirdim, bira şişesi...kazara düştüğünü umdum...sonra bir tane daha..içlerinden biri "atma" dedi, atan da "ne olacak ya.."....bu insanlar burada oturuyor olamazlar diye düşündüm...nitekim aralarında metrobüs saatlerini konuşmaya başladılar...kalktılar, "atma" diyen arkadaşlarının "bırak" ısrarlarına rağmen içtiği bira şişesini aldı, ve gittiler.sonra etrafıma baktım..her yer bırakılmış torbalar, bira şişleriyle doluydu...en uzak çöp ise belki 20 metre uzaklıkta...

insanları bu hale ne getiriyor? bu kadar nefreti besleyen şey sadece yanlış politikalar olabilir mi? bu insanlar kendileriyle nasıl yaşıyorlar?

geceyi, yatağımda, ilk üretilen plastiğin hala doğada olduğunu düşünerek sonlandırdım.

insanlıktan gerçekten umudum yok..