29 Aralık 2008 Pazartesi

2008 Raporu

Pembe filin rüyalarından özenerekten ben de bir rapor hazırlayayım dedim.Yazıya başlamış bulunduğum şu an itibariyle ne yazacağım hakkında hiçbir fikrim yok, kronolojik olarak başlayayım bari...
2007 sonunda Üsküp'ten kesin dönüş yapıp, 2008'e işsiz girdim.2008'in ilk günlerinde Kurtköy şantiyemize sürüldüm.Orada bir kedi edindim.Sonra o kediyi gönderdiler...Sanırım 2008'in ilk kalp acısıydı...
Mart ayı gibi bir öğle yemeği sırasından gelen bir telefonla acil olarak merkez ofise çağırıldım, ve o gün bugündür sabit bir ofiste, sabit bir proje için çalışıyorum.
2008 yılı benden çok hormonlarımın yılı oldu...Erkeklik hormonu seviyemin artmasına karşın çeşitli topuklu ayakkabılara ve şık gömleklere para harcayarak bu hissiyatı bastırmaya çalıştım.Üstüne tiroid hormonum da coştu...Bu sebeplerden kilo veremeyen bünyemi, kilo vermem lazım hırsıyla eşşek gibi yükleyip günde 7.5 km yürürken belimi sakatladım.Aynı dönemde Tuğrul'un doğum gününe giderken düştüm kolumu sakatladım.O hafta daha kötü şeyler oldu tabii...Baş ağrısından ölmek deyiminin gerçekliğini gördüm, Neriman ablamı beyin kanaması sonucu kaybettik...Dayımın kalp krizi ve zor geçen bypass'ı bize korkunç 2 hafta yaşattı...
Tüm bunları atlatınca babam 2002 senesinden bu yana ilk defa tatile gitti, hem de 10 gün....
Sonra ben de gittim...Bütün bir yaz her allahın hayallerini kurduğum tatil hiç de öyle hayal ettiğim gibi geçmedi.Üstüne ayağım yarıldı tatilde, ve bacağımı arı soktu.
Ve sonra İTÜ'lü oldum, öyle ya da böyle...Her ne kadar akşamları eve 11de geliyor olmak "başlarım itüsüne" dedirtse de, çok eski bir hayalim yarım yamalak da olsa gerçek oldu.
Ve yeni fotoğraf makinamı aylarca süren araştırmalarım sonunda aldım : 450d...Henüz hakkını verebildiğim bir fotoğraf çekemedim gerçi...
Sonra Hollanda...Müthiş bir Amsterdam gezisi yaptık Tuğrul ve Ozan'la.Bir baktım bitmiş koca bir yıl...Ve şimdi kar yağıyor.Her sene isterim ki yılbaşı gecesi her yer bembeyaz olsun...Hiç de yağmaz...Bu ara yağıyor az az ama hiç tutacak gibi değil yine...Cümle bitene kadar durdu zaten.

Dingin, rahat, monoton bir sene geçirdim haziran ayını saymazsak...Bir de şu kriz fena vurdu bizi...Millete teğet geçerken, bizi delip geçiyor.

Yeni yılda daha çok fotoğraf çekmek istiyorum...Daha çok spor yapmak (gece 11de eve gelip ne sporu?), daha çok zayıflamak, daha çok, pardon, sadece biraz olsun gitar çalmak...Okulu bitirmek ve kendime zaman ayırmak istiyorum.
Bir de dünya barışı falan işte...

Amin.

25 Aralık 2008 Perşembe

"Take me for a little while" --- David Coverdale'in dün nasıl olduysa radyoda çalan, ve nasıl olduysa bir zamanlar üst üste arka arkaya dinlerken unutulup giden bir parçası...

21 Aralık 2008 Pazar

Haydi kusalım...
Tüm bozukluklarımızı,
Tüm düşüncelerimizi,
Tüm kötülüklerimizi,
Tüm bilinçaltımızı,
Dünümüzü,
Tüm hatalarımızı,
Tüm yapamadıklarımızı,
Tüm hayallerimizi,
Ruhumuzdan fazla değer verdiklerimizin üzerine kusalım...
Tüm duygusallıklarımızı,
Tüm karşılıksızlıklarımızı,
Tüm empatimizi,
Tüm beğenisizliklerimizi,
Tüm tatminsizliklerimizi,
Tüm çirkinliklerimizi,
Bizden birşey alıp götürenlerin üzerine...

Sıfırdan başlamak için, ancak sıfır olmamız gerek...

Burgazada Fotoğrafları





20 Aralık 2008 Cumartesi

Hani Mor ve Ötesi'nin Yalnız Şarkı'ya çektikleri ilk klipte sokakta piyano çalan vokal/gitarist/klavyecileri Derin Esmer vardı...Hala var ve hemen buyrun, başka söze gerek yok...

http://www.reverbnation.com/derinesmer


...

17 Aralık 2008 Çarşamba

Kate Winslet da bir zamanlar 90 kiloymuş...15 kilo avantajlıyım...

16 Aralık 2008 Salı

Bu kadar işim arasında yapmamam gereken tek şey...Yazı yazmak...

Müzikten koptuğum dönemler daha önce de oldu.Hatta en uzunu Serkan'ın Kaçış'ı düzenlemesiyle son bulmuştu.Sonra yine koptum...Ve hala o kopuştayım...Gitarımı elime almayalı kaç ay oldu bilmiyorum.Vakitsizlik bahane aslında...Benim hayatımı protesto ediş şeklim bu sanırım...
Dün yine o çoook uzaklara en büyük hayali için gitmiş arkadaşımla konuşurken, bir kez daha sıkıldım hayatımdan...İşimden, boşluğumdan, dizilerden, wowdan, okuldan...
Benim bir bestemi dinlediği en iyi 10 şarkı arasında sayan bu çok değerli insan bana dedi ki : "Kendini dalgalara kaptır, bir gün inmek isteyeceğin bir iskele bulacaksın."
Ve ben gitarımı elime almaya karar verdim.
Keşke bu bloga onun çaldığı Bir Veda versiyonunu koyabilseydim.Varsa öyle bir teknoloji, benim haberim yok...

Neyse işte...
Küçüklüğümden beri kendimi bir konservatuar öğrencisi olarak hayal ettiğim sayısız anlardan birindeyim şu an...Gözlerim doluyor, çünkü önümde mukayese tablosu yapılması gereken kapı fiyatları listeleri var...

Karşımdaki çalışan olmasa, şu an boğazımdaki bu acıyı çözerdim...