27 Mart 2012 Salı

bahar gelince malum..normal bir dönem bile olsa kebe'nin sırt çantasına duyduğu aşk bir kabarır..ama hele ki böyle zor bir dönem geçiriyorsa..ipini koparmış bozo gibi oraya mı gitsem buraya mı gitsem diye delirir.
12 saatlik bir otobüs yolculuğu..her zaman işe yaramıştır, uyumaya, yorulmaya, düşünmeye, gerekiyorsa ağlamaya, ve gerekmiyorsa ağlamayı durdurmaya..ve uyanınca renkler değişir güneşin ilk ışıklarıyla..yeşilden gözleriniz kamaşır derken...aslında her gün gördüğünüz ama çok bir şey ifade etmeyen denizin mavisi gözlerinizden girer parmak uçlarınıza kadar bir rahatlama yaratır..bu mevsimde denize girilmez..ama deniz kenarında oturulur..hatta kıyıdaki salın üstünde yoga bile yapılabilir dalga sesleri eşliğinde..daha güzel bir tatil planı olabilir mi...

(keşke sen de olsan..sadece ikimizin sesi olsa, en güzel sessizlik meditasyonu olmaz mıydı?)

denize bile girebilirim, ne olacak ki..

22 Mart 2012 Perşembe

ergenlik

galiba eve gidip kürşat başar okumak istiyorum.oysa ki aşk acısının yaşı olmaması lazım değil mi:

"eğer, hayatınızın herhangi bir an'ına gidip orada sonsuza dek kalacaksınız deseler yalnızca iki şeyden birini seçmek isterdim. biri, o çocukluğun bahçesindeki ağacın dalına asılı salıncakta sallanırken... öteki, bütün hayatım boyunca en çok sevdiğim adamla öpüştüğüm ilk gün... herkes aşık olmanın ortak dilini bulup yazmaya çalışıyordu.
ama aslında bu kadar basitti işte: birini öptüğünde salıncakta sallanır gibi hissediyorsan aşıksın."

20 Mart 2012 Salı

juniper

"next!" diye bağırmak istemek..ama diyememek..herşeyi parçalayıp bağırmak isteyecek kadar hiddetle doluyken, bir yüzün fotoğrafına dakikalarca gülümseyerek bakarken dinlenen şarkıda gözyaşı dökmek..o geceyi unutsam gerisini unutmak daha kolay belki de..gerçek miyim rüya mı derken..al işte rüya oldu her şey.
30'a hoşgeldin kebe...
ne tuhaf insan psikolojisi..insan böyle durumlarda gerçekten son derece mantıksızlaşıp arabesk diyarlarına süzülüp "ulan ben naptım, suçum ne, ne günah işledim" dizeleriyle tonlarca çemkirebilir hale geliyor.





en azından bu sefer çok iyi bildiğim bir şey var, her şey geçer...hem ne demiştik ;

"bensizken mutlu olandan daha mutlu, bensizken güçlü olandan daha güçlü..."

2 Mart 2012 Cuma

bu da mı gol değil

değilse değil ne yapalım..en azından orta iyiydi..

sanki içimde sürekli akan bir şelale var, zaman zaman baraj kapaklarını birilerinin patlatması gerekiyor.çünkü mütemadiyen "aah su ne güzel akıyor" diye hayal kurma potansiyelim var.ama o kadar toz pembe değil diyorlar.istesek olmaz mı?
herkes kendi tercihini yaşıyorsa, ben ne yaşıyorum?bir insan hep mi yanılır?

ilk gidişinde yatağıma kapanıp epey ağlamıştım.sonra düşününce, "hayatımda ilk kez bu kadar güzel bir şey için ağlıyorum" diye, her şey daha bir katlanılır gelmişti, ve uyumuştum.

ve bant her seferinde tekrar geri sarıyor.

bunu atlatana kadar da bi 3 sene geçer..çünkü bu sefer emindik, "the one"dı..şükrü bile hak vermişti.ve yine yerine konulamaz hatıralarla ben napıcam paniği..

evren misin, allah mısın her neysen...kaç kez dedim yine diyorum, böyle olacaksa istemiyorum kardeşim..güzel şeyleri zorla hayatıma sokup geri almak nasıl bir sadizm..

şimdi o güne dönüp, kıçımtırak bir maille içimi açacağıma, "iyiyim sen nasılsın?" diyebilmek isterdim..yaşanan iyi şeyler yanımıza kar falan kalmıyor.içimize oturup kalıyor.