24 Mayıs 2009 Pazar

Vardar kıyısında oturdum ve...




Bir Üsküp maceramızın daha sonuna geldik...

Bir akşam spordan çıktım ve bugün aklımın gerektirdiği gibi değil, ruhumun istediği gibi yaşayacağım diyip, bir bira ve bir paket fıstık alıp kendimi Vardar'ın kıyısına attım (Bkz.yukarıdaki fotoğraflar)...

"Bunu çoktan hakettim" diyerek biramı açtım ve Diana Krall eşliğinde düşüncelere daldım...

Biraz hayal kurdum, biraz geçmişi tarttım...Bir insanın yalnızken yapacağı standart şeyler işte...

Bu mesleği neden seçtiğimi bir kez daha anladım...Başından sonuna her adımında çalıştığım ilk projemin bitiminde yaşadığım tatmin duygusu, bütün o yorgunluğuma, strese, sinire değdi sonunda...

Özetle...

Gençler !

Mimar olun...Sadece tüketmeyin, üretin...Hatta az tüketen binalar üretin (bu kısmına daha gelemedim)...

18 Mayıs 2009 Pazartesi

Yazamadığım, yazacak birşeyim olmadığı (ki ne zaman oldu aslında...), gerçi zamanımın da olmadığı bir dönem...
Şu an ofiste bu yazma-yazamama-ama illa ki yazma durumunu yaşıyor olmak yerine, sahada insanları sadece 3 saatiniz kaldı diye gaza getirip koşturmam gerekiyor.
Ama artık gerçekten yorgunum.
Tek hayalim, daha kimsecikler yokken, Özil'in sarı ve ince kumlarında, buz ve cam gibi sudan çıkıp, akşam üstü 5 sularında etkisi kırılmış güneşin altında uyumak...Ve akşam aynı sahilde, ayın hiç görünmediği bir gecede, kayan yıldızları izleyip bira içmek...
Eskiden her sene en az 2 hafta yaptığım bu aktivitelerin şu an hayal yerini almış olması ne kadar üzücü...
Hani Datça'dan dönülmüştür, özlemin başladığı Ekim-Kasım aylarında eliniz bir çantanızın içinde ya da bir pantalonunuzun cebinde kalmış kumlara dokunur...
Öyle bir içim acıdı bugün...

12 Mayıs 2009 Salı

Başak Anlatsın Biz Yiyelim Köşesi



Evet sayın izleyiciler, bugün ne yemek istersiniz?

Sizin ne istediğiniz beni pek ilgilendirmez ama şahsen benim hayallerimi Marpop süslüyor bugünlerde...

Bu mükemmel icat, seçtiğiniz bir çeşit dondurmaya, yine sizin seçtiğiniz malzemelerin katılması suretiyle yapılan bir karışımdır.

Marpop ilk açıldığında bana bile çok gelen bir porsiyonla başlamışken bu işe, şimdi pek de yetmeyen (aman daha iyi) bir boyuta inmiştir.

Beni, Marpop adına yazı yazacak noktaya getiren sebepler zincirine gelirsek...

Sabah nesfit ya da sandviç, arada elma, öğlen nesfit, meyva salatası ya da sandviç, arada yine elma yiyerek beslenmeme, akşam dışarıda yediğimiz yemeklerde sofrada dünyanın en güzel şarapları dururken su içip, yeşil salata yemeye çalışmama, ve son 2 hafta hariç her hafta düzenli 3 kere spor yapmama rağmen kilo alabiliyor olmam, bu dünyada bazı insanların şişman kalarak, dünyanın eksenini koruması adına ulvi bir görevleri olduğu teorisini geliştirmeme sebep olmuştur.

Bu durum da kendimi özel hissettiriyor.Dünyanın dengesi için varım.

Bunun bir kanıtı da var...Mesela İstanbul serin ve yağışlıyken İstanbul'a geldiğimde hemen güneş açıp, hava ısınmıştı.Demek dünyanın ağırlık merkezini değiştirip, caanım İstanbul'umuzu güneşe biraz daha yaklaştırıyorum.

Bu sebeple belki de meteoroloji uzmanları tahmin yaparken ben ve benim gibi bu ulvi görevle kutsanmış tüm şişman insanlarla, o hafta içinde yapacakları yolculuklar hakkında röportaj yapmalılar ki, ağırlık merkezinin ne kadar değişeceği, iklimleri nasıl etkileyeceği konusunda bir fikirleri olsun.

Gördüğünüz gibi sayın izleyiciler..Bazılarınız zayıf olduğunuzda dünyamızın yörüngesinden çıkıp uçma tehlikesine karşı, biz şişman insanlar bu görevle kutsandık ve sizler için bu fedakarlığı yapıyoruz.

Bunun karşılığında İstanbul'a geldiğimde bir marpop sefası yapmayı bana borç biliniz.

1 Mayıs 2009 Cuma