2 haftada bir sallanıyor, ama bugün bence sallanmayacağı hafta..
ben daha fazla sallanmak istemiyorum...belki bugün gitmeden bir doz daha osho çakıp bünyeye derim ki.......merhaba, nasılsın?
oof kebe yavrum...patetik senin göbek adın.
29 Haziran 2010 Salı
26 Haziran 2010 Cumartesi
25 Haziran 2010 Cuma
22 Haziran 2010 Salı
metropolis - her cennet
"usulca gelmeli gerçek aşk, derin bir fısıltı gibi
eğer ki bu yitik zamanda cennetler çiçeklenir, sendendir.."
haydi..bu kadar yetti bana..
eğer ki bu yitik zamanda cennetler çiçeklenir, sendendir.."
haydi..bu kadar yetti bana..
21 Haziran 2010 Pazartesi
istanbul'un kızları da havası gibi...
değişken..
misal..dün sıcaktan şikayet ederken, annem de "yok sıcak değil aslında nem" derken, herkes güneşin yakıcılığı üzerine off'larken, bir anda havanın kararması, akabinde esen kuvvetli bir rüzgar, ve inanılmaz ama gerçek, sağanak yağmurun başlaması..
ve kebe'nin kendini sahile atması..yağmur dindikten sadece 15 dakika sonra yerlerin kuruması..kebe'nin sahildeki bir bankta oturup "messenger" dinlemesi..gelmeyen o telefon..ve cumartesi gecesi keşfettiği sahildeki yerle ilgili hayaller kurması, ve görüş alanındaki bir tesisin her zamankinden farklı bir anlam kazanması, o berbat sıcağın ardından serinleyen havayla, kebe'nin erkek kardeşinden fazla olan kol tüylerinin diken diken olması, ve hala gelmeyen o mesaj..ve akabinde biten ipod şarjıyla sönen umutlarla yola koyulması..
cumartesi geceki hüznüyle ağlar gibi olduktan sonra, "noluyor lan??!?!" diye kendini dürtüp bir kaç gözyaşıyla durumu kurtardıktan sonra ertesi günkü negatif ruh haliyle bir geceyi daha geriden bıraktıktan sonra, bugün, sağlıklı düşününce, aslında hiç bir şeyin kötü gitmediğini, sadece yavaş gittiğini, ama bu konuda sürekli pozitif konuşan iç sesi dinlemenin kimseye zararı olmadığını hatırlaması ve yüz kaslarının gevşemesi...gevşemesi....hatta gülümsemesi...
kendi kendine gülene deli derlermiş, geçen salı gecesi dolmuştan eve yürüdüğüm yol boyunca beni tımarhaneye tıkmadılarsa bu önermeye şiddetle karşı çıkıyorum.
misal..dün sıcaktan şikayet ederken, annem de "yok sıcak değil aslında nem" derken, herkes güneşin yakıcılığı üzerine off'larken, bir anda havanın kararması, akabinde esen kuvvetli bir rüzgar, ve inanılmaz ama gerçek, sağanak yağmurun başlaması..
ve kebe'nin kendini sahile atması..yağmur dindikten sadece 15 dakika sonra yerlerin kuruması..kebe'nin sahildeki bir bankta oturup "messenger" dinlemesi..gelmeyen o telefon..ve cumartesi gecesi keşfettiği sahildeki yerle ilgili hayaller kurması, ve görüş alanındaki bir tesisin her zamankinden farklı bir anlam kazanması, o berbat sıcağın ardından serinleyen havayla, kebe'nin erkek kardeşinden fazla olan kol tüylerinin diken diken olması, ve hala gelmeyen o mesaj..ve akabinde biten ipod şarjıyla sönen umutlarla yola koyulması..
cumartesi geceki hüznüyle ağlar gibi olduktan sonra, "noluyor lan??!?!" diye kendini dürtüp bir kaç gözyaşıyla durumu kurtardıktan sonra ertesi günkü negatif ruh haliyle bir geceyi daha geriden bıraktıktan sonra, bugün, sağlıklı düşününce, aslında hiç bir şeyin kötü gitmediğini, sadece yavaş gittiğini, ama bu konuda sürekli pozitif konuşan iç sesi dinlemenin kimseye zararı olmadığını hatırlaması ve yüz kaslarının gevşemesi...gevşemesi....hatta gülümsemesi...
kendi kendine gülene deli derlermiş, geçen salı gecesi dolmuştan eve yürüdüğüm yol boyunca beni tımarhaneye tıkmadılarsa bu önermeye şiddetle karşı çıkıyorum.
18 Haziran 2010 Cuma
let me kiss you, o o ooo
bir karın ağrısı ki..13 ay önce, bir daha yaşayacağımı bilmediğim, içten içe özlediğim ama kendime itiraf edemediğim..
bugün geçmez..belki yarın da geçmez..ve umarım haftalar, gerekirse aylar geçmez..yeter ki.......
16 Haziran 2010 Çarşamba
mavi sular..denizler..balıklar falan...
ve sürekli kendine karşı his ve düşünceleri değişen bir kebe...
bir de bir ikinci şahıs var bu inişli çıkışlı ruh hallerine sebep, ve her seferinde ilkinde anlam veremediğim düşüncelerimi doğrulayan bir insan..
devrik cümleler ve cümle kuramamalar..32 dişin güzelliği ve akabinde geleceği gün gibi belli o ağır hayal kırıklığı..
ama ne demişler, kısmet..ha bir de, çok şükür.
ve sürekli kendine karşı his ve düşünceleri değişen bir kebe...
bir de bir ikinci şahıs var bu inişli çıkışlı ruh hallerine sebep, ve her seferinde ilkinde anlam veremediğim düşüncelerimi doğrulayan bir insan..
devrik cümleler ve cümle kuramamalar..32 dişin güzelliği ve akabinde geleceği gün gibi belli o ağır hayal kırıklığı..
ama ne demişler, kısmet..ha bir de, çok şükür.
11 Haziran 2010 Cuma
yılın gerizekalısı
bu ödülü 2009'da da almıştım, ve 2010 tamamlanmadan 2010 adayları arasında baya iddialı bir şekilde yerimi aldım.
sonuç olarak...benim aşık olabileceğim, derin bir özlem duyabileceğim tek şey deniz..bir insana benzer şeyler hissetmek için fazla kırgınım.gerek de yok zaten.
sonuç olarak...benim aşık olabileceğim, derin bir özlem duyabileceğim tek şey deniz..bir insana benzer şeyler hissetmek için fazla kırgınım.gerek de yok zaten.
10 Haziran 2010 Perşembe
yeni hastalığım, akrostiş..
V e beklenen gün geldi çattı
E n sonunda kalbim senin için çarptı
C ilve yapamasam da, seni arayamasam da
İ lle de konuşmak mı lazım, ok bir kez yaydan çıktı
H elal sütü emmiş gibi bir halin var
İ sminin gerçeğini duyduğumda, dünya olur bana dar.
B elli ki aklın başka yerlerde
A h kim bilir hangi aşiftelerde
N erelerdesin diye düşünüp düşünüp
A rarım bir helikopter göklerde
U lan insanın hiç mi vakti olmaz
Ç aktım ben köfteyi, senden bana yar olmaz.
E n sonunda kalbim senin için çarptı
C ilve yapamasam da, seni arayamasam da
İ lle de konuşmak mı lazım, ok bir kez yaydan çıktı
H elal sütü emmiş gibi bir halin var
İ sminin gerçeğini duyduğumda, dünya olur bana dar.
B elli ki aklın başka yerlerde
A h kim bilir hangi aşiftelerde
N erelerdesin diye düşünüp düşünüp
A rarım bir helikopter göklerde
U lan insanın hiç mi vakti olmaz
Ç aktım ben köfteyi, senden bana yar olmaz.
6 Haziran 2010 Pazar
officially in love..
durduk yere ingilizce kelime kullanılmasına, ingilizce konuşulmasına karşıyım evet..ama bu sıralar ingiltere'den gelmiş olan misafirlerimizle sürekli ingilizce konuştuğumdan olsa gerek, bu başlık ingilizce iyi gitti..
06.06...02.02'nin tam 3 katı bakın ne tesadüf..
aşk bu mu? bu aşk mı? aşk nedir? gibi kavram kargaşalarına girmeden, gün boyunca içinde bulunduğum ruh halini ve hemen akabinde gelen hayal kırıklığını ancak bu şekilde ifade edebileceğimi düşündüm..
"..and if you don't love me now, you will never love me again.."
benim kendi çanakkale marşım bu, fleetwood mac'ten..the chain..
06.06...02.02'nin tam 3 katı bakın ne tesadüf..
aşk bu mu? bu aşk mı? aşk nedir? gibi kavram kargaşalarına girmeden, gün boyunca içinde bulunduğum ruh halini ve hemen akabinde gelen hayal kırıklığını ancak bu şekilde ifade edebileceğimi düşündüm..
"..and if you don't love me now, you will never love me again.."
benim kendi çanakkale marşım bu, fleetwood mac'ten..the chain..
5 Haziran 2010 Cumartesi
2 Haziran 2010 Çarşamba
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)