20 Kasım 2012 Salı

1



1 ne az..ne çok...

1'in içine sığanlar, bir başlangıç, bir gelişme, bir sonuç, bir gelişme, bir sonuç daha..

1'li bir zaman önce, 1 pazar günü, sıradan 1 sabaha uyanmışken, 1 mail gelir 1'inden..1'den gün değişir, günler değişir, uyanmak değişir, uyumak değişir...mesafe kavramı değişir, zaman değişir.1 ay başka 1 şey ifade eder..sonra 1 gece 1 taksi durur barın kapısında..içinden 1'i iner, 1 yüzyıldır görmediğin 1 dost gibi gelir.ne olursa 1 bar masasında, 1 kaç bira eşliğinde, 1 saat içinde olur.1 gece onlarcasıyla çarpılır, etkisi kat be kat büyür..ve 1 gün, 1 cümleyle sonu gelir..
ve neticede tüm bunlardan 1 sene sonra, o günün 1.senesinde tüm bunlar 1'er 1'er tekrar yaşanır hafızada...
1 sene...ne kadar uzun bir zaman, ama nasıl dün gibi..

bu da böyle 1 gün...

28 Ekim 2012 Pazar

saat 3..
4 mevsim geçmiş.
ve 1.5 ay...
1 şişe şaraptan biraz fazlası...
hala "neden?" diye soruyorsan, bir nedeni gerçekten olmalı..
hala aynı anlarda dolaşıyorsan bir "nasıl"ı olmalı...
hala özlüyorsan, istiyorsan, seviyorsan, bir sebebi olmalı..
en az sonbaharda düşen yaprak kadar doğal.
şarap..hepsi ondan değil mi?
yoksa aslında özlediğin biri yok.herşey normal.herşey istediğin gibi.

14 Eylül 2012 Cuma

-7


buyrun işte en güzel örneği..zaman geçmez sanırsınız ama bir bakmışsınız o en heyecanla beklediğiniz günün üzerinden 7 gün, bir büyük kalp acısı, bir kaç litre gözyaşı geçmiş.neymiş, demek zaman geçiyormuş.öyle bir şeyi çok beklemeye de gerek yokmuş.çünkü neden, "iyi şeyler birdenbire olur"muş..bir kez daha bunu hatırlamak iyi oldu.
şu an geriye saydığım tek ve son şey, datça'nın iyileştirici sularına adım atacağım an..27 saat kadar..ne zaman iyileştirmedi ki..
beynimin bir kıyısına sakladığım o gülümseyi buruşturup sıkıştırdım..çünkü şu an hiçbişi onun kadar güzel değil.

7 Eylül 2012 Cuma

-0-



bir şarkıyı özlediğinizde sadece şarkıyı mı özlersiniz? ben daha çok ait olduğu dönemi, o an hissettirdiklerini, o an sahip olduklarımı, o an yanımda olanı özlemişim.şimdi dinlerken bu duygular içindeyim.
şu an havada olan bir uçak, 7 aydır görmediğim, 7 aydır her gün özlediğimi getiriyor.ve en çok ne hissetmem gerektiğini bilmediğim için gerginim.mutlu değilim, üzgün değilim, heyecanlıyım ama iyi mi kötü mü belli değil..

1 Eylül 2012 Cumartesi

taa iki sene once, "sakin gideyim deme komik kadin" demistim..doktorlar 6 ayi var en fazla derken..gitmedi de..2 sene direndi o boktan hastaliga..
simdi bir yerde..beni izliyor belki.."aman salak bu be, uzme kizim kendini" dedigini duyar gibiyim.ama hayatimda uzuldugum o kadar sacma sapan seyden sonra, onu kaybettigime uzulmeyeyim de neye uzuleyim..
benim oz teyzemden baska 5 teyzem daha var..biri simdi baska bir yerde..ama olsun..en buyuk sevgilerin sonunda olacagi bu sadece..huzurla uyusun...

26 Ağustos 2012 Pazar

bingöl

..neyse bu sayede yurdumun illerinin plakalarini ogreniyorum.keske daha once baslasaymisim.geri sayim zamani hizlandirir mi?aslinda zaman algisi ne tuhaf bir sey..zaman, bildigin zaman.olcusu belli, neyle, nasil olculdugu belli.ama insan o kadar tuhaf yaratik ki iste, yok zaman hizli gecsin, yok aman dursun diye gereksiz bir cabalama halinde..
ben de istemezdim 30 yasima gelip de 28 yasinda koca bir heriften "kebe abla"yi duymayi, ya da alnimdaki 2 cizginin gunun konusu olup "botoks gerekli mi" tartismasinin nesnesi olmalarini..


24 Ağustos 2012 Cuma

23 Ağustos 2012 Perşembe

6 Ağustos 2012 Pazartesi

bazen kendinden cikmak gerekir ya..iste ben onu uzun zamandir yapamayanlardanim.kuccukkken wheneverland kankamla bi 2. Kisiliklerimiz vardi..zaman olurdu guyya onlari yasardik.isin tuhaf yani o zamanlar bizi kisitlayan cok da bir seyimiz yoktu.bu ikinci kisilik muhabbeti aslinda belki de hayatimizi, yasantimizi kisitlamamizi gerektirmeyen muhtesem ailelere ve dostlara sahip oldugumuzun naif bir kanitiydi.
Bir gun..hic unutmuyorum..aksamin bir saati..kis..hava buz gibi..16-17 yaslarindayim.evden ciktim.sans bu ya, babam isten donmus asagida karsilastik."nereye" diye sordu haliyle.."sahile" diyemedigim icin "bengulere" dedim.ama ters yone gidiyordum, o yuzden arkasindan aciklamam geldi " bi bakkala ugrayacagim"..o gece sahile gidip saatlerce bir bankta oturdugumu, marillion'nin runaway girl'unu dinleyip kafamda senaryolar yazdigimi be hayaller kurdugumu hatirliyorum.
İsin boktan yani, bu kadar duygusal, hassas, icten ve komplike olmayi ben secmedim.yoksa ben mi sectim? insan kendi dunyasini bilerek ve isteyerek bu denli yorucu hale getirebilir mi yoksa?
30 yasinda..soylemesi bile agir..ertesi gun ise gidecegimi bile bile, bacardi+tekila+limon likoru+soda karisimi ickimi, odamda, djarumla, evet hem de yatak odamda, tuketirken...2.kisiligime gitti aklim..cunku hala su an bile, dunyanin en obsesif 100kisisinin arasinda olmama ragmen, karsi cinsin varligini kesfettigimden beri en cok istedigim adam yanimda degilken, kendimden, bu yogunluktan, baglilik hissinden, ve diger herseyden siyrilip yanlis olani yapmak isterdim.
Marillion demisken..."power" bilmiyorum kacinci kez donuyor.."and you dont even know, the way i love you.."
Olum disinda..kimseyi bu kadar ozlemedim.

9 Temmuz 2012 Pazartesi

bir hayal kurup, gerçek olduğuna inanıp, kendi kendine sevinen-heyecanlanan biri daha vardır değil mi? yalnız değilim değil mi? ama bazı rüyalarım gerçekleşmiş olmasa bu kadar saçma inançlarım da olmazdı.her hayalde bir gerçeklik payı var neticede..ama o uçağın inmesine 4.5 saat varken, ve ben onun uçakta olmadığına dair kanıtı gözümle görene kadar...neyse en azından saçmaladığımın farkında olmak çakılma şiddetini hafifletecektir.taa ki gerçekten o gün gelene kadar..

5 Haziran 2012 Salı

her gün geçmişteki başka güne çakılıp kalınca, bugünü yaşayamaz oluyor insan.sonra o kaçınılmaz sorular geliyor peşi sıra..bir daha o kadar heyecan duyabilecek miyim..bir daha o kadar gülebilecek miyim..bir daha o kadar "o an"da olabilecek miyim..ve niceleri.. ama sonunda, geçmiş saplantısının işe yaradığı bir nokta varsa o da, görmüş geçirmiş, yaşamış atlatmış, daha mantıklı olan yanınızın, "tabii lan" diyebilmesi.. ha işe yarar mı..bazen hayır.bazen özlem tüm mantığın, diğer duyguların, hatta en tatlı yaz serinliğinin keyfinin bile üstüne çöküp kalıyor. geçen yaz, belki bu zamanlar..sokakta yaşayan bir adam bana "çık artık o yorganın altından" demişti..aklıma geliverdi işte.

13 Mayıs 2012 Pazar

long distance falan

birini sevince böyle mi oluyor..bir çalkantılı bir durgun...ters yüz..siyah beyaz..alt üst.. bir de gözyaşı varsa, mutluluk, hüzün karışımı..dersin ki mor aktı akacak..binlerce kilometre öteden böyle tuhaf hissediliyor bir sarılma..mor..ağlak..mutlu..hüzünlü.. alt üst evet.. ve "şimdi burda olsa" iç çekmeleriyle yudumlanan bira..long distance diyince, "gözden uzak gönülden uzak" diyen insanlara hitap ederekten, kocaman bir nah çekmek istiyorum müsadenizle.o kadar uzak olsa, göz makyajı temizleyicim çoktaaan biterdi.

13 Nisan 2012 Cuma

loneliest whale in the world

http://9gag.com/gag/3812872

uzun zamandır bu kadar acıklı bir şey ne duydum, ne okudum..öyle ki kendi yalnızlığıma acırken bir anda "şükür yarappiler" gözyaşları eşliğinde havada uçuştu.evet, balinayla empati kurdum.kuruyorum..elimde olsa şimdi bulur yanına gider ve hep onla kalırdım.şaka değil, gerçekten düşünüp üzülüyorum.bir insanın tercihi dışında yalnız kalması çok acı gelirdi bana.şimdi bu balina..demek insan olmasıyla da alakası yok..bu ara yalnızlık üzerine o kadar düşündükten sonra karşıma bu haber çıkınca kendimi bambaşka bir boyutta buldum.yalnızlığın tanımı değişti..ben yalnız değilmişim dedim.ama bu balina..yani tek suçu doğru frekansı çıkaramıyor olması..ki o bile kendi elinde değil, doğası bu..hoop döndük dolaştık yine aynı yere geldik.belki ben de o doğru frekansı çıkaramıyorum.

ama günün sonunda, ben de kendi çapımda yalnızım sevgili günlük.

27 Mart 2012 Salı

bahar gelince malum..normal bir dönem bile olsa kebe'nin sırt çantasına duyduğu aşk bir kabarır..ama hele ki böyle zor bir dönem geçiriyorsa..ipini koparmış bozo gibi oraya mı gitsem buraya mı gitsem diye delirir.
12 saatlik bir otobüs yolculuğu..her zaman işe yaramıştır, uyumaya, yorulmaya, düşünmeye, gerekiyorsa ağlamaya, ve gerekmiyorsa ağlamayı durdurmaya..ve uyanınca renkler değişir güneşin ilk ışıklarıyla..yeşilden gözleriniz kamaşır derken...aslında her gün gördüğünüz ama çok bir şey ifade etmeyen denizin mavisi gözlerinizden girer parmak uçlarınıza kadar bir rahatlama yaratır..bu mevsimde denize girilmez..ama deniz kenarında oturulur..hatta kıyıdaki salın üstünde yoga bile yapılabilir dalga sesleri eşliğinde..daha güzel bir tatil planı olabilir mi...

(keşke sen de olsan..sadece ikimizin sesi olsa, en güzel sessizlik meditasyonu olmaz mıydı?)

denize bile girebilirim, ne olacak ki..

22 Mart 2012 Perşembe

ergenlik

galiba eve gidip kürşat başar okumak istiyorum.oysa ki aşk acısının yaşı olmaması lazım değil mi:

"eğer, hayatınızın herhangi bir an'ına gidip orada sonsuza dek kalacaksınız deseler yalnızca iki şeyden birini seçmek isterdim. biri, o çocukluğun bahçesindeki ağacın dalına asılı salıncakta sallanırken... öteki, bütün hayatım boyunca en çok sevdiğim adamla öpüştüğüm ilk gün... herkes aşık olmanın ortak dilini bulup yazmaya çalışıyordu.
ama aslında bu kadar basitti işte: birini öptüğünde salıncakta sallanır gibi hissediyorsan aşıksın."

20 Mart 2012 Salı

juniper

"next!" diye bağırmak istemek..ama diyememek..herşeyi parçalayıp bağırmak isteyecek kadar hiddetle doluyken, bir yüzün fotoğrafına dakikalarca gülümseyerek bakarken dinlenen şarkıda gözyaşı dökmek..o geceyi unutsam gerisini unutmak daha kolay belki de..gerçek miyim rüya mı derken..al işte rüya oldu her şey.
30'a hoşgeldin kebe...
ne tuhaf insan psikolojisi..insan böyle durumlarda gerçekten son derece mantıksızlaşıp arabesk diyarlarına süzülüp "ulan ben naptım, suçum ne, ne günah işledim" dizeleriyle tonlarca çemkirebilir hale geliyor.





en azından bu sefer çok iyi bildiğim bir şey var, her şey geçer...hem ne demiştik ;

"bensizken mutlu olandan daha mutlu, bensizken güçlü olandan daha güçlü..."

2 Mart 2012 Cuma

bu da mı gol değil

değilse değil ne yapalım..en azından orta iyiydi..

sanki içimde sürekli akan bir şelale var, zaman zaman baraj kapaklarını birilerinin patlatması gerekiyor.çünkü mütemadiyen "aah su ne güzel akıyor" diye hayal kurma potansiyelim var.ama o kadar toz pembe değil diyorlar.istesek olmaz mı?
herkes kendi tercihini yaşıyorsa, ben ne yaşıyorum?bir insan hep mi yanılır?

ilk gidişinde yatağıma kapanıp epey ağlamıştım.sonra düşününce, "hayatımda ilk kez bu kadar güzel bir şey için ağlıyorum" diye, her şey daha bir katlanılır gelmişti, ve uyumuştum.

ve bant her seferinde tekrar geri sarıyor.

bunu atlatana kadar da bi 3 sene geçer..çünkü bu sefer emindik, "the one"dı..şükrü bile hak vermişti.ve yine yerine konulamaz hatıralarla ben napıcam paniği..

evren misin, allah mısın her neysen...kaç kez dedim yine diyorum, böyle olacaksa istemiyorum kardeşim..güzel şeyleri zorla hayatıma sokup geri almak nasıl bir sadizm..

şimdi o güne dönüp, kıçımtırak bir maille içimi açacağıma, "iyiyim sen nasılsın?" diyebilmek isterdim..yaşanan iyi şeyler yanımıza kar falan kalmıyor.içimize oturup kalıyor.

22 Şubat 2012 Çarşamba

ilişkiler falan..

sabit bir şey istedim hayatımda.her akşam bu saatlerde ofisimin sokağından geçen polis arabasının komik ama bi o kadar rahatsız edici kısa sireninin çalışı gibi..her gün aynı saatte, aynı yerde olmak istedim.ama düşününce bu ben değilim..tüm bunalımların özündeki aslında rutine olan düşmanlığım değil miydi?işte bunları düşününce bir durdum.gerçekten, neler oluyor?en arzu ettiğin şey özgürlükken, çok sevdiğin adamın "özgürlüğümü kısıtlamandan korkuyorum" demesi, benim için en önemli olanı bir başkasından çalabilecek potansiyelim varmış gibi görünmem..hem de o en değerli olan kişi tarafından..kötü söz yaralamaz insanı.kötü söz sahibinindir derler, öyle..ama bu..bu gerçekten 2 gündür boğazımdaki düğümlenme hissiyle uzaklara dalıp gözlerimin dolmasını açıklıyor sanki..ben..ben nasıl özgürlük hırsızı olabilirim?bunun gerçek olması mı daha kötü, onun böyle düşünmesi mi..bilmiyorum..
sol elimin baş parmağı kesildi, üç dikiş var.biraz acı, bazen ağrı, bazen kaşıntı.ama kenarında bi hissizlik kaldı.kıro bir benzetme olacak ama aynı hissizliğin beynimin aşk duyguları besleyen lobunun bir köşesinde olduğunu farkettim.

"özgürlüğüm sende, sevgim daha içimde.."

çocukluğumun bir döneminde en sevdiğim şarkıydı..ben içimdeki şarkıya şimdi ihanet mi ettim?

4 Şubat 2012 Cumartesi

nutella ile olan problemim

senede 1-2 kez nutella yiyen biri olarak son bir haftada 2. kavanozu almamın anlamını kavramış değilim.(10 günü geçmiş olan pms?)

not : bir kulunu çok sevdim o da beni seviyor, yaşasın.

23 Ocak 2012 Pazartesi

10..9..8...

ya bazen böyle 10'dan geriye sayasım geliyor.neye sayıyorum, neden sayıyorum hiç bir fikrim yok.herhangi bir şeyi beklerken olsa, ben sayana kadar gelecekse bir şey zaten saymama gerek yoktur.ya da aylarca fast food yemeyen bünyeye big mac menü indirdikten sonraki hazım işkencesi için sayıyor olsam, ona da yetersiz..

bu aralar..daha konsantre çalışmam, kilo vermem, zamanla boğuşmaktan vazgeçmem, spor yapmam, kitap okumam, ve geri saymaktan vazgeçmem lazım.

geri sayınca geri gelen tek şey sıkıntı.

zamanı kabullen..60 saniyenin uzun mu kısa mı olduğunu düşünmekten vazgeç..akışına bırak..yeryüzünde en sevdiğin şey olan su gibi, ölçüsüz olsun zaman, ve kontrolsüz..

21 Ocak 2012 Cumartesi

6 bira sonrası sarhoş olamamak...insan neden sarhoş olamaz..bu geceyi böyle her saniyesiyle yaşayıp zamanın ne kadar geçmez olduğunun farkına varmam için mi sarhoş olamıyorum?aslına bakarsanız, 9 saati geçti bile...kaldı mi size en az 1431 saat daha..360 zaten uykuda geçse..1071 saat kalır geriye..
neyse özetle...bana veda eden o el görüş alanımdan çıktığı andan eve gelip sızana kadar devam eden ağlama krizimin sonunda otrivine burun damlamla nefes alma ihtiyacı duyacak kadar bilincimin yerine geldiği an bir şeyin farkına vardım, hayatımda ilk defa bu kadar güzel bir şey için ağlıyordum..ve o an uyuyakaldım işte..her şey daha kolay geldi..

3 Ocak 2012 Salı

"home is wherever i'm with you"

sadece 1.5 ay önce dünyayı gezmeyi herşeyden çok istiyordum.sonra 2011'in son sabahı, bana bakıp "belki de gerçekten istediğin şey dünyayı gezmek değildir" dedi..ben tabii ki karşı çıktım..çünkü aslında istiyorum, çok istiyorum.ama daha farklı..hatta belki daha samimi bu isteğim artık..bir kaçış değil, görmek, tanımak, duymak, koklamak, tatmak için..
hani "kendini bulmak için kendini kaybetmek gerekir"di ya, kendini bulmak için dünyayı gezmeye gerek yok belki de..
bir kaç gündür hiç bir şeyden, hiç kimseden kaçasım yok.bir kaç gündür olmak istediğim yeri çok iyi biliyorum.

senelerce "sevgili dediğin avrupa yakasında bile olmamalı" diyip, okyanusun ortasından gelen bir adama kalbini kaptırmakta sakınca görmeyip mütemadiyen gülen bir arkadaşımıza buradan sevgiler..

1 Ocak 2012 Pazar

yılın son günü

dünya bir anda güzel bir yer olabiliyor muymuş böyle?

unuttuğum her güzel şey, hatırladığımdan daha güzel girince hayatıma, evet, dünya bir anda daha güzel bir yer olabiliyormuş..

2011'in raporu yok, ama bomba bir finali var.