31 Mayıs 2010 Pazartesi

çok garip bir şey farkettim, belki herkes için bu böyledir bilmiyorum çünkü daha önce kimseyle paylaşmadım, çünkü daha önce bunun anormal bir şey olduğunun farkında değildim.

bir dalış sırasında fotoğraf çekilirken aklıma "Mr.M." geldi.ve o an fark ettim ki, dalış sırasında gerçekten hiç bir şey düşünmüyormuşum!

gün içersinde hiç bir şey düşünmediğimiz bir an olabilir mi? en azından bir şey düşünmediğinizi düşünürsünüz değil mi?

çok garip..hala bir büyünün etkisindeymişim gibi...daldığım anlarda bir şey düşünmemiş olmak...

herkes için farklı bir aktivite bunu sağlayabilir belki..ama dalış doğası gereği gerektirdiği konsantrasyon ve verdiği keyif sebebiyle sanırım herkes için "bir şey düşünmeye" engel, ideal bir "unutma" yöntemi...

28 Mayıs 2010 Cuma

01.02.2010

"

'...egonun ölümü aslında yaşam olasılığındır.'

şu an ruhen adadayım.deniz manzaralı cumbamın üstündeki bir minderde oturuyorum.dışarıda fırtına kopuyor.adaya gelmek, adadan gitmek imkansız.ve ben bunu bile bile birini bekliyorum.belki sular dinginken gelmişti adaya, ve belki ne zaman biteceğini bilmediğim fırtınadan sonra gelecek.hava kararıyor, mutsuz değilim, sadece biraz eksik...

tabii ki adada değilim.yine kadıköy'ü tepeden gören o kafedeyim.fırtına var, ve bitmesin istiyorum.

bir gidişi kabullendim ve hafifledim.artık rüyalarımda uçtuğumu görebiliyorum. "


bu yazıyı okuyup bir kahkaha patlattım.bu yazıyı okuyup bir kahkaha patlacağımı o gün bunu yazarken hayal edemezdim.yani her şey olurdu da, ertesi gün "olan" olamazdı...

şu sıralar sahilde otururken adalara değil, gerisine bakıyorum.

27 Mayıs 2010 Perşembe

nice senelere...

özel günlerin hep bir yıl dönümü olur değil mi?ama özel olması güzel olması anlamına gelmez tabii...

bugün berbat bir günün yıl dönümü, bu nedenle özel.keşke hatırlamasaydım dediğim, ama her anını, her detayını hatırladığım bir gün işte..o kabus konuşmanın üstüne arabayı parkettiğim yeri unutup nerdeyse eve kadar yürüdüğüm, zaten ayaklarım ayların verdiği yorgunlukla bedenimi zor taşırken bir de o konuşmanın ağırlığıyla "durmalısın artık" diye sinyal verirken, gerisin geri yürüyüp, o evin yanından arabayı alıp, eve nasıl kullandığımı hatırlamadığım bir gün..

- 05556...... kimin numarası?
- "T.'nin??? seni mi aramış??"
- off pot kırdım..söyleme demişti..konuştuk zaten..iyi olmayacağını, yanında olmamızı söyledi.
- sanki o demese olmayacaksınız..

ve mesela ...

- ne garip..daha geçenlerde diyorduk, sağlıklı, yolunda giden tek ilişki kebe ve "t."nin ilişkisi..

trajikomik?

bir daha herhalde bir ölüm canımı bu kadar acıtabilir..yani en azından umarım ki, ölümden başka bir şey canımı bu kadar acıtmasın.evet, yıl dönümü dileğim budur, mum yakıp üflemedim ama olsun..bu ara evrenle aram çok iyi..önceki gün yaşadığım olay bir mesajdı.ve bu nasıl bir insansa (Mr.M), en ihtiyacım olan anlarda, farkında bile olmadan bana yardım ediyor.o olmasaydı, bugün bunları yazamıyor olabilirdim.çünkü yazarken ağlamaktan gözlerim ekranı göremeyecek olurdu.

şimdiyse ağlamıyorum..boğazımda bir düğüm..ve evet gözlerim biraz parlak belki..onca senenin hatrına, bir daha geri gelmeyecek paylaşımların adına bir tepki veriyor ruhum.

"t." iyi bi insandı..ve hiç bir şey onun iyi olduğu gerçeğini değiştiremez.28 yıllık hayatımda beni daha fazla üzen tek bir insanın olmadığını düşünürsek, onu hala bu kadar seviyor olduğum gerçeği biraz daha garip kılıyor tüm bunları.

bugün için onlarca şarkı / şarkı sözü paylaşabilirim..ayrılığa dair tabii en çok..

ama hayır..

"remember yesterday, and think about tomorrow, but you have to live today"

derken tepemden geçen helikopter yine bir mesaj niteliği taşıyordu, her şey iyi olacak..

onlarca şarkı arasından ben bugün, atamadığım bir duyguyla, yeni kelebekler içimde savaş verirken, "aşk yeniden"i seçiyorum...

26 Mayıs 2010 Çarşamba

tavsiye..

sadece isteyin.

hani bir de öyle bir şey olur ki, "başka bir şey isteseymişim" dersiniz..işte bazen "başka bir şey istemezdim" olabiliyor.

25 Mayıs 2010 Salı

"geçen sene bugün"ler bitmedi mi hala?


hayır bitmedi...

geçen sene bugün üsküp'teki son gecem olduğunu sanaraktan hafif hüzünlü halimi bastıran bir heyecanla ertesi günkü uçağı bekliyordum.gelin görün ki uçağı kaçırdım o ayrı mevzu...

geçen sene bugün "t."yi özlediğimi sanıyordum sadece 1 aydır görmüyor olduğum için, ne salaklık...özlem tanımı nasıl değişiyor 2 günde...

geçen sene bugün "t." ile bir ada planı yapmıştık, bunu neden yaptığını hiç bir zaman anlayamadım.

geçen sene bugün "t."nin, "seni havaalanından alayım" demesini beklemiştim..iş arkadaşlarımla içiyorduk, bir tanesi "sana süpriz yapacaktır" demişti..süpriz yaptı tabii de, ne süpriz...

bir dahaki sene bugün kim bilir neler değişmiş olacak...ertesi gün hayatımızı tepe taklak edebilecek olayların olabileceğinin farkında bile olmuyoruz..ne garip..

21 Mayıs 2010 Cuma

oo neverland'lerim ooo...

evet sayın izleyiciler..

bugünkü konumuz "neverland"lerimiz.

dün gece rüyamda kendi neverland'lerimden birindeydim (detaylar az sonra), ve uyandığımda wheneverland kankama sordum, "senin de rüyalarında gittiğin bir yerin var mı?" diye..onun da varmış 2 tane..şimdi ben bunu bu aralar herkese soracağım, merak ediyorum.

benim 2 yerim var.

bir tanesi datça'da, özil sahilinin biraz ilersinde, aslında baya bir ilersinde..ben bu yere çok giderdim bir ara, epeydir gitmedim.denizin ortasında küçük adacıklar var, orada her şeyin rengi bir başka, denizin, yeşilin...tarifsiz bir huzur duyduğum bir yer..ve ne zaman buraya gitsem rüyalarımda, bunun rüya olduğunu biliyorum ve bir gün burayı mutlaka bulacağım diyorum rüyamda..hatta bir ara gerçekten varolduğuna inanmış ve haritadan bakmıştım, ne yazık ki yok...

diğeri de dün gittiğim yer..burası istanbul'daki adaların arkasında başka bir ada..burayı da kimse bilmiyor ama buranın kendi insanları var, ve dışarıdan bir tek ben gidebiliyorum.dün wheneverland kankam da torpilliydi, benle geldi ve erik yedik.rahmetli neriman ablam da orada bir eve taşınmıştı, evinde geziyorduk, ve o hayattayken hep planladığımız ama bir türlü gerçekleştiremediğimiz burgazada turumuzu konuştuk...

dün oradan hiç dönmek istemedim..çok rüzgarlı ve dalgalıydı, ama mutlu insanların arasındaydım ve çok huzurluydu...

19 Mayıs 2010 Çarşamba

hayatımın geri kalanını böyle geçirmek istiyorum.

daha erken başlamadığım için o kadar kızgınım ki kendime...

not : fotoğraf google'dan alıntıdır. (a aa?)



16 Mayıs 2010 Pazar

aşk çok mu gerekli?

bugün suyun altında nefes aldım.

bunca sene neden beklemişim diye de düşündüm..

aslında evet dünyanın en mutlu insanıyım..sadece biraz eksik ya da fazla..

ve bu sebeple günün sorusu budur :

aşk çok mu gerekli?

14 Mayıs 2010 Cuma

...öyle bir acı ki o, insan bir an için gerçekten ölsem de kurtulsam diyor.

tarif edilemez

11 Mayıs 2010 Salı

:(

22 nisan gecesi saat 1'de bindiğim otobüste, wheneverland kankamın hazırladığı playlist'le gözlerimi bir kapadım, açtığımda eceabat'ta feribota biniyorduk ve bu şarkı çalıyordu.

şimdi ne zaman dinlesem aklıma bu an geliyor..ve otobüsten inip bu fotoğrafı çekerken yüzümdeki tarif edilemez büyüklükteki gülümsemem...



bu sefer ara az oldu ama, yeniden gitme isteği içindeyim...

bundan sonraki her yolculuğumda bana eşlik edecek olan şarkı :

çok iş..çok his..kebe'nin yeniden doğumuna 3 kala...

22 nisan'ı özlemek...normal mi?

ah eddie..senin sesinden ayrı bir dokunaklı bu şarkı...

"did i say that i need you,
did i say that i want you,
oh if i didn't, now i'm a fool you see
noone knows this more than me.."

falan filan..

bir de eski sevgiliyle arkadaş olma durumu var, o normal mi?

arkadaşlığın tanımına bakmak lazım..ama şimdi gelse bir hatun düşürdüm dese ağzını burnunu kırmak istemez miyim, isterim...

ve sen gri atlı, öpmeye gerek olmadan "default" ayarı yakışıklı, uçan kurbağa prens, nerelerdesin?

en kötü ihtimal ıslatınca prense dönüşen kurbağa var kaz'ım ve tayfası sayesinde...

....

peki gelelim kebe'nin yeniden doğumuna...

hepiniz bilirsiniz ki kebe bir önceki hayatında yunus olduğuna inanıyor.ve hepiniz bilirsiniz ki kebenin bir parçası 27 mayıs 2009 gününde öldü ve kebenin hala zaman zaman acıyan bir yarası var.bu iki konuyu bağlamak gerekirse...kebe dalışa başlıyor..suyun altında nefes alabildiği an kendini yeniden doğduğuna inandıracağı için bu dalış onun için çok önemli...bütün geçmiş acılardan, travmalardan arınmanın bir yolu olarak görüyor bu dalışı...belki ağlar suyun altında...her bebeğin ilk doğduğunda ağlaması gibi...belki o kadar kocaman güler ki ağzına su kaçar ve fiziksel olarak da ölür..kim bilir..

belki hayatının aşkıyla suyun altında tanışır, saros dalışında bir yunus görülürse, bilin ki kebe bir daha aranıza asla dönmeyecek, hayatının sonuna kadar o yunusla mutlu yaşayacak..

....

şiddetli bir kalp sancısıyla ağladığım 30 temmuz 2005 gününü hatırladım, ve gerçekten her an her şey olabiliyor.

9 Mayıs 2010 Pazar

?

bilsem bilsem..bir bilsem..

sussam artık sesli düşünmesem..hatta hiç düşünmesem..

içi boş senaryolar, asılsız komplolar üretmesem..

beynimde tepişen cinleri kovup huzura ersem..

7 Mayıs 2010 Cuma

bugün o gün !

hangi gün?

bildiğin cuma.

ama yok bu cuma başka bir cuma...

6 Mayıs 2010 Perşembe

"i love you, but i love me more.."

filmin gösterime girmesine çok az kaldı ve aklıma geldi..filmin geldiği hafta sonu ben dalış için saros'ta olacağım..yani her haftam birbirinin aynı geçsin, sonra deli gibi beklediğim iki önemli aktivite aynı hafta sonunda çakışsın, olacak iş değil!

tatile 3 hafta kala..

sevgili 3.gözüm, ara sıra şov yapıyorsun ama iş esas konuya geldiğinde çuvallıyorsun, nedir senin derdin?

4 Mayıs 2010 Salı

an itibariyle haftalık dilek puantajı..

1. çabuk geçmesi : 2/10
2. yemeksel irade : 8/10
3. enerji : 3/10
4. sabır : 6/10

sahilde otururken, ve karşılaşılmış eski sevgili yanımda koşu öncesi ısınmasını yaparken yanıma gelen çingene kızla geçen diyalog :

-yakışıklı abim bir mendil alsana

(eski sevgili bir şeyler der)

ben : bu mu yakışıklı?

kız : abim yakışıklı (falan filan)

ben : ben bu

3 Mayıs 2010 Pazartesi

bismillah.

psişik güçlerim gün geçtikçe güçlenirken hala en büyük problemim sabah dinç kalkmanın bir yolunu bulamamış olmam ki bunun aslında psişik güçlerimle bir alakası yok.

şimdi bu haftanın ay takvimine göre diyete başlamak için ideal bir hafta olduğunu öğrendim.her pazar evde deli gibi tıkındıktan sonra, "bugün son" cümlesini büyük bir ciddiyetle bir kaç kere söylemiş olmanın pazartesi sabahı poğaçalarına direnç sağlamadığını bir süredir gözlemliyorum.bugün hariç!

evet bu hafta çok önemli bir hafta, hafta sonu daha da önemli.

bu sebeple, haftalık dileklerim :

1.çabuk geçmesi
2.yemeksel irade
3.enerji
4.sabır

yarışmacı arkadaşlara başarılar dilerim.

not : seni sadece sabah bana tost yaptığın için sevmiyorum, bu sabah tostumu kendim yaptım ama hala seviyorum.