11 Mayıs 2010 Salı

çok iş..çok his..kebe'nin yeniden doğumuna 3 kala...

22 nisan'ı özlemek...normal mi?

ah eddie..senin sesinden ayrı bir dokunaklı bu şarkı...

"did i say that i need you,
did i say that i want you,
oh if i didn't, now i'm a fool you see
noone knows this more than me.."

falan filan..

bir de eski sevgiliyle arkadaş olma durumu var, o normal mi?

arkadaşlığın tanımına bakmak lazım..ama şimdi gelse bir hatun düşürdüm dese ağzını burnunu kırmak istemez miyim, isterim...

ve sen gri atlı, öpmeye gerek olmadan "default" ayarı yakışıklı, uçan kurbağa prens, nerelerdesin?

en kötü ihtimal ıslatınca prense dönüşen kurbağa var kaz'ım ve tayfası sayesinde...

....

peki gelelim kebe'nin yeniden doğumuna...

hepiniz bilirsiniz ki kebe bir önceki hayatında yunus olduğuna inanıyor.ve hepiniz bilirsiniz ki kebenin bir parçası 27 mayıs 2009 gününde öldü ve kebenin hala zaman zaman acıyan bir yarası var.bu iki konuyu bağlamak gerekirse...kebe dalışa başlıyor..suyun altında nefes alabildiği an kendini yeniden doğduğuna inandıracağı için bu dalış onun için çok önemli...bütün geçmiş acılardan, travmalardan arınmanın bir yolu olarak görüyor bu dalışı...belki ağlar suyun altında...her bebeğin ilk doğduğunda ağlaması gibi...belki o kadar kocaman güler ki ağzına su kaçar ve fiziksel olarak da ölür..kim bilir..

belki hayatının aşkıyla suyun altında tanışır, saros dalışında bir yunus görülürse, bilin ki kebe bir daha aranıza asla dönmeyecek, hayatının sonuna kadar o yunusla mutlu yaşayacak..

....

şiddetli bir kalp sancısıyla ağladığım 30 temmuz 2005 gününü hatırladım, ve gerçekten her an her şey olabiliyor.

Hiç yorum yok: