25 Nisan 2009 Cumartesi

Evet...Benim hayatım bile zor...

Sabah 7'de kalkarsın...7.30'da evinin önünden alan servisle şehir dışındaki şantiyene gidersin.Önce maillerine bakarsın, mesleğine hakaret eden iş verenine iyi davranmak zorundasındır...Baretini geçirip her adımında izin olan binaları gezmeye başlarsın...Hiç bir şey çizim üzerindeki gibi kolay değildir...Bir yandan zamanla yarışırken, diğer yandan hala "bu duvarın rengi daha iyi olabilir miydi?" diye düşünürsün...Beline o ağrılar saplanıp, topallamana sebep olsa da hala gezilecek çok oda, çözülecek çok sorun vardır...Bir kaç saat sonra kalan işlere devam etmek için ofise gitmek üzere yola koyulursun.O çok sevimli bebek köpek en sevdiğin pantalonunu deler ve bir şey yapamazsın."Sevgili köpek, üstüme olan tek pantalonumu deldiğin için sana çok kızgınım..."Ve köpek kuyruğunu sallayarak öylece bakar...Bütün bir gün ofis-saha-saha-ofis koşturmacasından sonra günlük toplantıya girersin.Aynı zamanda baban olan patronun ertesi gün vazgeçeceği duvar yıkımına engel olduğun için herkesin ortasında sana bağırır.Boğazın düğümlenir, ağlayamazsın.Toplantı en sonunda biter, akşam 8.5 olmuştur artık saat.Herkes servise binerken, toplantının dağılmasından faydalanıp kendini tuvalete kapatıp hüngür hüngür ağlarsın.Sonra yüzünü yıkayıp babanın arabasıyla yemeğe gidersin.Yaptığından üzüntü duyduğu her halinden belli olan patron başka konular açarak konuşmaya çalışır.Huzursuz bir akşam yemeğinden sonra 81 basamak çıkarak dairene gelirsin, tek dileğin cumartesi akşamı banyo yapıp, bir bölüm Lost izleyip erkenden uyumaktır, ne de olsa pazar yine işe gideceksin.Derken bir bakarsın evde yalnız değilsin, antenli siyah çirkin ev arkadaşın misafirperverliğini tüm apartman böceklerine yaymış olacak ki, 2 tane arkadaşını getirmiş olduğunu görürsün.Büyük bir başarıyla nakavt edersin ama öldürmen ve tuvalete atman yarım saatini alır.Her kuytuyu delice ilaçlarsın.Kaşına kaşına banyoya girmek üzere soyunursun, ama su buz gibidir...Yine giyinip bu yazıyı yazmaya karar verirsin.Bilgisayarına doğru yürürken ilacın etkisiyle deliğinden çıkmış olan başka bir böcekle karşılaşırsın.Bu sefer bir seri katil edasıyla soğuk kanlı bir şekilde o canlının da hayatına son verip kendini balkona atarsın.Çünkü evde böcek ilacından solunacak hava kalmamıştır artık...

Böyle işte...

Bakıldığında bir eli yağda, bir eli balda, mesleki tatminini yaşayan, büyük bir hayali gerçekleşmek üzere olan, çok güzel bir aşk yaşıyor olan benim bile hayatım zor.

Hala kaşınıyorum, balkonda üşüyorum, ve bir yandan içeride yeni böcek var mı diye kontrol ediyorum.

Hiç yorum yok: