3 Ekim 2008 Cuma

Hiç bir hüzün kaynağım olmamasına rağmen, düşünüp iyi-kötü düşüncelere kendi isteğimle daldığım bir gece daha...İş hayatının iyi yanlarından biri de sanırım, ertesi sabah erken uyanma zorunluluğundan dolayı "düşünmeme"yi tercih edip direkt uykuya dalmak...
Ama yarın işe geç gitme kararımı aldım, ve düşünüyorum...
Geçmişimi, geçmişimdeki insanları, mekanları, şarkıları...Özlediğimden mi, kesinlikle değil...
Ekşi sözlükte hakkımda yazılanları okudum.Kardeşinin adı benim adım olan, adı da benim kardeşimin adı olan, ve bunun dışında bir çok ortak noktam olan bir arkadaşım şunu demiş :" yalnızdır o, çünkü özgür olmak ister, birini tercih etmez özgürlüğe.. ve ikimiz de bizi özgür bırakacak "o" insanları bekleriz. belki de boşuna."
Bu cümleyi okuduğumda farkettim, kaçışlarımın, yalnızlığa o kadar sıkı sıkıya bağlı olmamın tek bir sebebi varmış, beni özgür bırakacak o insanı beklemişim hep...Ve Barış'ın dediği gibi, boşuna beklediğimi sandığım için belki de karanlıktaymışım.Şimdi o var...Yalnızlık tutkuma ağır basabilmiş tek insan...

Hiç yorum yok: