9 Temmuz 2011 Cumartesi

bon jovi.....

bu gece hiç bitmeseydi ve ben çocukluğum bitmiş gibi hissetmeseydim..bugün zamanın geçtiğini farkettim.hem de öyle sinsi bir şekilde, hızlıca...

bon jovi posterini apartmanın girişine asıp saatlerce karşısında oturduğumuz gecenin üstünden 15 sene geçmiş..gerçekten bitti mi yani?oturup ahmet san'a "bon jovi istanbul'a gelsin" diye değişik tipte kağıtlara, değişik kalem ve el yazılarıyla mektup yazıp yollamamız kadar saf bir duygumuz kaldı mı?

güzel bir çocukluk iyi dostlarla mümkünmüş..bugün anladığım şeylerden biri de bu oldu..andığımda beni gülümseten, mutlu eden ne kadar olay varsa hepsinin arkasında aynı insanları görmek kadar güzel bir şey yok..

ama zaman çok çabuk geçmiş be..

bu bir dönemdiyse, ve bittiyse, bugünü o dönemin son, yeni dönemin ilk günü ilan ediyorum işte..bon jovi konserinin olduğu ve çocukluğumun geçtiği evin satıldığı gün..

29 yaşımda hayallerimin konserinden çıkışta benle bira içecek birini bulamayacak kadar yalnız olmak...2 sene öncesine kadar hayatımın aşkı dediğim adamın bile uykuyu benle bir bira içmeye tercih ederek bir kadınla gidişi..fonda çalan the crow soundtrack'inden "it can't rain all the time"..aslında 15 yaşından beri özünde aynı olan "şey"e ağlıyor olmak..sex and the city'deki charlotte repliği olan "i've been dating since 15, where the hell is he?" isyanını çok içten yaşıyor olmak..

hayatımın en güzel gecelerinden biriydi dediğim gece bu kadar ağlıyor olmak bu gecenin yine de çok güzel olduğu gerçeğini değiştirmeyecek değil mi?çünkü garip bir şekilde kendimi durduramıyorum.

ve arkada şarkı diyor ki.."it can't rain all the time, your tears won't fall forever"...

ama konser muhteşemdi...bu kadar eğleneceğimi, duygulanacağımı, hele ki şu noktaya geleceğimi aklımdan geçirmemiştim.

amma duygu seli...buyrun bunla bitsin..benim daha akacak salya sümüğüm var bu gece anlaşılan..




Hiç yorum yok: