7 Şubat 2015 Cumartesi

hayvanat bahçelerine, sirklere, akvaryumlara gidip, fotoğraf çektiren insanlardan nefret ediyorum.
yanlışlıkla ömür boyu hapse mahkum edilmiş masum bir insanın durumundan zevk alırcasına yanına gidip "pardon bir fotoğraf çektirebilir miyiz?" demek kadar absürd ve acımasız, zaten hayır deme şansı yok.. akşam akşam... yine tipik kendimi ifade sorunsalı.. belki biraz alkol olsaydı, değil mi? ama alkol de kendini ifadede bi overdose ve yanlış adres gibi etkilere yol açtığından -ki aslında doğru adres odur-, içimdeki panter emeli uyandırıp, öfkemi kendim yerine, hayvanları seviyor gibi yapıp aslında yaşam haklarına saygı duymayan insan müsvettelerine yönlendirmek, bir nebze içimi rahatlatacaktır. zaten hayvanları kendimden çok seviyorum, değil mi? bi kaç gündür de uyandığımda kendimi kocaman peluş bir köpekbalığı olan nori'ye sarılmış bulup, yaşımı sorguluyor olmam da ondandır değil mi? ne de olsa nori'yi istesem de acıtamam, bence ilişkilerimi cansız nesneler düzeyinde tutmam tüm
evrenin ve insanlığın hayrına olacaktır.
ha esas öfke objem olan, tüm hırsımı aldığım, dönüp dolaşıp her seferinde görünmez bir çekiçle kafasına vurup, küfürler yağdırdığım en büyük düşmanım olan kendimle ilişkimde bu cansızlık problem yaratır mı..



*nori nordic'ten gelir. 

Hiç yorum yok: