10 Şubat 2015 Salı

öyle özlemişim ki seni... uyanacağımı farkettiğim anda başladım ağlamaya zaten muhtemelen, daha çok konuşmak istedim, salonumdaki o kanepede güneş doğana kadar sen gittiğinden beri neler olduğunu anlatmak istedim. biliyorum yine bana "salak!" diyecektin, olsun, hakediyorum. hayatta olsan en çok buna gülerdik, hala. ve olsun, ben hep salak olsaydım, sen yaşlanana kadar yanımızda olsaydın. ama sen o hiç yaşlanmayacak olanlardandın zaten. aslında tüm diğer erken gidenler gibi... bir de "aman be!" var, bir şeye üzülecek olursam, suratını buruşturup, tokat gibi çarpardın o "aman be!"yi... ve ben gülerdim, içimden kızardım, ama gülerdim.
rüyama neden girdiğini biliyorum, sadece özlediğim için ağlamadım sabaha kadar, içimde bir yerlerde hissettim o nedeni, düşünmek istemedim, uyumak istedim, uyuyamadım. ama rüyalarda insanı iyileştiren bir şey var, bu yüzden acıtıyor bu kadar. önemsemediğin bir yarayı daha çok açıyor ki sen oradan bir ders çıkar, ya da yolunu değiştir, ya da kabullen, ya da konu her neyse...
deli kadın, "sakın gideyim deme" demiştim, dinlemedin beni..

Hiç yorum yok: