23 Eylül 2013 Pazartesi

sözcüklerin gerçekten kendilerine has bir çekim gücü var, hatta çoğu zaman hareketlerden bile fazla..mıknatısın çekim alanına girmiş küçük bir metal parçası gibi, yerimde kalmak için çırpınırken, titreşiyorum.bazen öyle bir yeri uyarıyor ki, seçenekler arasında, çekim gücüne kapılıp gitmek, fiziken kalıp bir duygu patlaması yaşayarak belki anlamından şaşacak kadar kötü sözcükleri bedenimden ayırıp oraya savurmak, ya da sadece direnmek kalıyor.
hangisinin doğru seçim olduğuysa da, karşındaki insana, senin o anki sürecine hangisinin iyi geleceğine göre değişiyor.
yaşım itibariyle mi, yoksa son aylarda ivmesi artan istemsiz ama pek severek deneyimlediğim o değişim sürecinden mi bilmiyorum ama, bana en iyi gelen şey genelde mıktanısa çekilen metal parçasından çok, yaydan fırlamış bir ok gibi belki de, ıskalamak, bir yerde çakılıp kalmak, yaralamak..

Hiç yorum yok: