22 Aralık 2010 Çarşamba

kebe kadar taş düşsün başınıza e mi!

kebe halleder..söyle kebe yapsın..kebenin işi o..bundan kebe sorumluydu..bu benim işim değil kebeye söyleyin..

ve akabinde..kebe, küçücük bir işi bile beceremedin, ben olsam kendimi değerlendirirdim acaba ne kadar başarılıyım diye..

bıktım sizden de kebenizden de...

bir piyango çıksa, tüm borçlarımı kapasam, gitsem patronuma ve müdürüme, buyrun bu da istifam, bulun yerime birini desem..onlar da hem mimari tasarım, hem metraj, hem bütçe, hem planlama, hem fransızca tercüme yapabilecek, tüm belediye, iski miski gibi yasal işlerin peşinde oradan oraya koşturacak, şantiye-ofis arası mekik dokuyacak, hafta sonu çalışacak, üstüne bir de patronunun köpeğinin arkasından kakasını ve her türlü dağınıklığını temizleyecek birini bulsunlar.hah bir de bulurlarsa bu maaşı teklif etsinler..yazarken güldüm valla.ups pardon, bir de tüm bunların yanında her bokta şamar oğlanı olarak kullanılacak olması da cabası..

"ohh kebap, babasının yanında çalışıyor ne rahat" diye düşünen bütün insanların bir gün benim çalışma koşullarımda çalışmalarını can-ı gönülden temenni ediyorum.

insanın kıymetinin bilinmemesi ne kadar kötü..

Hiç yorum yok: