24 Kasım 2010 Çarşamba

son bir ay ve "eat, pray, love"




son bir ayı düşündükçe şaşırıyorum...

yani buraya yazmasaymışım ben de unutmuştum bir ay önceki hayal ve dileklerimi...

bir akşam kendimi çok yalnız hissederken, daha da yalnız hissetmek için beraber gitmek isteyen kimseye haber vermeden "eat, pray, love"ı izlemeye gittim.filmden çıktığımda daha önce gitmediğim bir yere gitmeye son derece kararlıydım.

ve zincirleme reaksiyon orada başladı..annemlerin yunanistan üzerinden makedonya gezisi planı..sonra iptal olması..mısır hayallerim..3 yıldızlı otellerde yer kalmaması...babamın aradaki farkı ödemeyi teklif etmesi..eski sevgilinin yeni sevgilisiyle mısır'a gitme kararı..benim iptal etmem..şansıma tüküreyim dediğim noktada aklıma o hayalimdeki dalış turunun gelmesi..ve son 2 kişilik yerin kalmış olması..birinin ben olması..

ve saçma sapan falcılar.."şu aklındaki kişi olmayacak" diyen insanları dövme ihtiyacı..ve işten arkadaşımın o meşhur lafı.."bir uzun bir kısa yol...yüzük" falan...

julia roberts da seyahatine çıkarken, boşanmasından ve sonrasında başladığı yeni ilişkiyi de yürütememesinden kaçma hissiyle gidiyordu filmde.tıpkısı ben..ve o da ummuyordu dünyanın bir ucunda tanışacağı birini..vay anasını.ben de film gibiyim!

9 aydır bir yere varmayan bir konuyu kapatmamı dileyen arkadaşlarım tatil öncesi toplantısına giderken benden heyecanlılardı.döndüğümde herkes sordu : "ee nasıldı??var mı biri??".."haha yok.."

ve "mütevazi dileklerim" başlıklı yazım..içime mi doğmuş ne..oda arkadaşım ejderhalı yatak örtüsünü serdiğinde anlamalıydım bir işaret olduğunu..akşam eğitim sırasında biri yanıma sıkıştı..zaten sinirliyim..temas sevmiyorum..bir de sürekli soru soruyor falan..biri beni kurtarsın derken..

eat, pray, love...

ve sabahında yunuslar..

"sen yanımdan ayrılma hiç, ben sana yunusları göstereceğim."

rüya gibi bir tatildi..filmin yapımcılarına mı teşekkür etsem, makedonya'ya gitmeyen anneme mi, mısır'a giderek planlarımı alt üst eden eski sevgiliye mi bilemedim..

kozmik güçler..

gerçi...o da burayı keşfedecek değil ya, bu iş "happily ever after" olmaz ama olsun..gittiği yere kadar..

(annem ve babam arasında zamanında "biz ne olacağız" başlıklı bir diyalog geçmiş ve sonucunda "gittiği yere kadar" demişler.)




Hiç yorum yok: