5 Kasım 2010 Cuma

yollar, ormanlar, çadırlar, hayaller ve uyku vakti..

insan oğlunun en büyük cezasıdır doğadan uzaklaşmış olmak..bu cezayı kim neden verdi bilmiyorum ama tüm mutsuzlukların altında yatan bu..bence donald trump bile bu yüzden mutsuz ama farkında değil.

dalacağım için süper mutluyum o ayrı ama yine de dağa taşa tırmanasım, yeşil görmekten kusma noktasına gelesim var.kızıldeniz sonrası ilk tatilim muhtemelen bahar aylarında kazdağları olacaktır, nisan mesela...4 ay seyahatsiz geçer mi..eskiden geçiyordu da, son 1 senedir fena alışmışım..işe giderken arabanın yanından geçen şehirlerarası otobüslere bakıp nereye gittiğini bilmeden içinde olmak istiyorum.biliyorum çok sağlıklı değil...

ve tabii ki böyle zamanlarda ne hissettiğimi bilir gibi wheneverland kankam gelir, "sana bir teklifim var, adaya gidelim mi?" der..ah tabii ki gidelim..hatta daha uzaklara gidelim...kazdağları işte nefis..senelerdir gidelim gidelim diyip duruyoruz.

ben bu yaz bir uğramıştım gerçi..arabayla dağın eteklerinde biraz gezip, güzel bahçeler görüp biraz oksijen almıştık, o kadar..

gecenin bu saatinde ulaşamayacağınız şeylere özlem duymayın, sonra rüyalarınıza girerler, ve sabah uyandığınızda kendinizi ağaçlar arasında uyuduğunuz bir çadır veya şehirlerarası huzurla yol alan bir araba yerine 4 duvar arasında, yalnız bulursanız baya sarsıcı olabilir.

o diesel ayakkabıya neden o kadar tutkuyla bağlandığımı ve alınca neden mutluluktan delirdiğimi şimdi anladım..ulaşılabilir bir şeye ulaşmak, hepsi bu..çünkü tüm diğer hayaller kapsama alanım dışında şu an.

Hiç yorum yok: