30 Ekim 2010 Cumartesi

yine 8 saat uyuyamayacağım..hatta sanırım 6 bile uyuyamayabilirim, hem de bir cumartesi günü..hatta sanırım gözüme az biraz uyku girse mutlu olacağım..

hayal gücü, paranoyalar, garip teoriler...bazen hakkaten kendime "kızım de get deli misin nesin?" diye soruyorum..ama cevabı genelde "e evet ne olacak yani?" oluyor.

bak aklıma yine amelie'deki bir sahne geldi.bu filmi bu kadar sevmeme şaşmamalı, amelie ile özdeşleşen o kadar çok özelliğim var ki..





amelie nino'ya resimle bir randevu veriyor, ama nino kafeye beklediği saatte gelmeyince amelie senaryo yazıyor :

Birincisi: Resmi bulamadı.

İkincisi: Birleştirmeye zamanı olmadı çünkü 3 azılı banka soyguncusu onu rehin aldı ve polisler peşlerine düştü.Kaçmayı başardılar ama bir kaza geçirdiler.Kendine geldiği zaman hafızasını kaybetmişti.Bir kamyon şoförü onu aldı.Kaçak olduğunu düşündüğü için onu İstanbul'a giden bir trene attı.Rus füze başlığı çalmak isteyen Afganlara katılmak zorunda kaldı.Ama kamyonları Tacikistan sınırında uçurumdan yuvarlandı.Tek kurtulan oydu ve bir dağ köyüne yerleşip mücahit bir militan oldu.
Amelie üzülmemeye karar verdi çünkü kafasında aptal bir şapkayla oturup
bütün gün lahana yiyen birini istemiyordu.


uyu kebe hadi pışpış....

ama ya?....

Hiç yorum yok: